Hala Gizemini Koruyan 5 İnanılmaz Yapı

Hala Gizemini Koruyan 5 İnanılmaz Yapı

1. Nazca Çizgileri

1. Nazca Çizgileri

Peru’nun güneyinde yer alan Nazca çölünde, çölün büyük bir bölümünü kaplayan ve Nazca çizgileri olarak bilinen dev çizimler yer alıyor. Nazca çizgileri çölün yüzeyini kaplayan koyu renkteki çakıl taşlarının kaldırılıp alttaki açık renkli yüzeyin açığa çıkarılması ile elde edilmiş. Bu devasa çizimler milattan önce 200 ile milattan sonra 800 yılları arasında yapılmış. Çizimlerin arasında çeşitli hayvan şekilleri, üçgen, yıldız ve spiral gibi çok şekilli çizimler bulunuyor. Çizimlerden bir tanesinin ise astronot olduğu iddia ediliyor. 

Nazca çölü yılda sadece 20 dakika yağmur aldığı için ve sert bir yüzeye sahip olduğundan çizimler yüzlerce yıl boyunca korunabilmiş. Bölgenin keşfi ise tamamen tesadüfen gerçekleşmiş. Çizimler 1920’lerde Peru üzerinden geçen bir yolcu uçağı tarafından şans eseri fark edilmiş. Bu da çizimlerin belli bir yükseltiden görülmesi gerektiğinin bir kanıtı. Zaten yerde şekilleri algılayabilmek oldukça zor. Bu yüzden yapımının da en azından belli bir yükseltiden izlenerek gerçekleştirildiği düşünülüyor. O zamanki imkanlar göz ödünde bulundurulursa Nazca halkının balonlardan yardım aldığı düşünülüyor. Tabi ki bu şekillerin uzaylılar tarafından yapıldığına dair bir çok teori var. Şekillerin gerçekte niçin yapıldığını ise büyük ihtimalle hiç bir zaman bilemeyeceğiz ve Nazca çizgileri Dünya’nın en büyük gizemlerinden biri olarak kalacak. 

2. Moai

2. Moai

Paskalya Adası, Büyük Okyanusun doğusunda bulunan ufacık bir bölgedir. Medeniyetten uzak bu adanın Dünya çapındaki şöhreti ise adanın çeşitli yerlerinde olan Moai olarak bilinen dev heykellerden kaynaklanıyor. Paskalya adasında yaklaşık olarak 880 tane heykel bulunuyor. Bu heykellerin ağırlıkları ise 70 ile 80 ton arasında değişiyor. Heykellerden bazıları bir platform üzerinde ayakta dururken bazıları da toprağa gömülü bir şekilde bekliyor. Bazı heykellerin başlarına kırmızı renkte olan taştan şapkalar yerleştirilmiş ve bu şapkalar heykellerden ayrı bir parçadır. Yani heykeller yerleştirildikten sonra başlarına bu taştan şapkalar konulmuştur. Ağırlıkları 10 tonu bulan bu şapkaların heykellerin başına nasıl konulduğu ise ayrı bir gizemden ibarettir. 

Tüm bu taşları dağlardan söken, heykelleri yapan ve bugün bulundukları yere taşıyanların gerçekte kimler olduğu bilinmemektedir. Ancak yerliler bulundukları bu topraklara kuş adamların ülkesi diyorlar. Bölgedeki pek çok yerde kayalara işlenmiş çeşitli kuş adam figürleri ve Moai heykellerinin bir çoğunda kökeni bilinmeyen bir yazı diline ait tabletler bulunmuştur. Moai heykellerini kimler yaptı nasıl yaptılar ve ne oldu da heykellerin yapımı sürerken birden bire her şeyi yarım bırakıp gittiler. Her şeyden önemlisi ise adanın her yerine izlerini bırakan bu kuş adamlar kimlerdi. 

3. Göbeklitepe

3. Göbeklitepe

Göbeklitepe Şanlıurfa’ın Örencik Köyü yakınlarında bulunuyor. İnsanlığa dair bildiğimiz bir çok bilgiyi gözden geçirmemize sebep olan Göbeklitepe tam 12 Bin yıl önce yapılmıştır. Tarih kitaplarına göre insanlar, 12 Bin yıl önce avlanarak ve bitki toplayarak hayatlarını sürdürüyordu. Bu durumda 12 Bin yıl önce insanların yerleşik bir hayata geçmemiş bir sürü olması gerekiyordu. 12 Bin yıllık Göbeklitepe ise insanoğlunun konut yapımına çok daha önce başladığının kanıtıdır. Üstelik Mezopotamya uygarlıklarının başlangıç noktanın burası olduğu düşünülmektedir. 

İngiltere’deki Stonehenge’ten 7 Bin yıl ve Mısır Piramitlerinden 7500 yıl daha eski olan Göbeklitepe’nin en önemli özelliği ise tarihteki ilk Tapınak oluşudur. Göbeklitepe’de bulunan bazı taşlar Stonehenge’teki taşlardan çok daha büyüktür. Stonehenge’te bulunan taşlar kabaca oyulmuş özelliksiz taşlardan oluşurken Göbeklitepe’de bulunan kayalar ince resim ve işlemelerle donatılmıştır. Tüm bu resim ve işlemleri yapan insanlar bizden o kadar eskide yaşamışlardı ki kimdiler, nasıl yaşarlardı ve ne düşünürlerdi bilmiyoruz. Çünkü bu 12 Bin yıl önce yaşayan bu insan toplulukları ile ilgili elimizde yazılı hiç bir bulgu yok. 

4. Yonaguni Piramidi

4. Yonaguni Piramidi

Yonaguni Piramidi, Japonyanın güney kıyısında bulunan ve yaklaşık 10 Bin yaşında olduğu düşünülen bir yapıdır. Yapının doğal şartlar altında oluştuğuna dair bazı düşünceler olsa da yapının üzerindeki keskin hatlar ve şekiller onun insan yapımı olduğunu kanıtlar niteliktedir. 50 metre uzunluğa ve 20 metre yüksekliğe sahip bu piramit Dünya’nın en eski yapılarından biridir. 

Okyanusun dibinde yatan bu çok eski yapı buzul çağından sonra buzulların erimesi sonucu sular altında kalmış antik bir uygarlık kalıntısı olabilir. Bunlardan en çok gündemde olanı ise kayıp Mu Kıtası düşüncesidir. Mu Kıtası’nın Pasifik’te yok olduğu düşünülmektedir. Mu’daki, göçler ise Kuzey ve Güney Amerika’ya, Orta-Asya’ya, Mısır ve Anadolu’ya yapılmıştır. Türkler’in de kökeninin Mu Kıtası’ndan geldiği varsayılır. Bu konu M. Kemal Atatürk’ün talimatıyla kurulan bir ekip tarafından araştırılmıştır. Güney Amerika’daki çok eski yerel diller ile (özellikle Maya Uygarlığı) eski Türk dili arasında benzerlikler bulunmuştur. Mu Kıtası halen daha gizemini korumaktadır. 

5. Büyük Gize Sfenksi

5. Büyük Gize Sfenksi

Büyük Gize Sfenksi, üç büyük piramide kısa mesafede firavunların hükümdarlık merkezi olan  eski Memphis’teki mezarlıktadır. Aslan gövdeli ve insan başlı olan bu Sfenksi’n uzunluğu 73 metre yüksekliği ise 20 metredir ve Dünya’nın en eski heykelidir. Piramitleri savunurmuş gibi duran Gize Sfenksi doğuya bakar ve pençelerinin arasında bir tapınak yer alır. Büyük Gize Sfenksi Büyük Nuh Tufanı yüzünden su erozyonuna uğramış, insanlar ve kirlilikten dolayı çok zarar görmüştür. Aslında onu tamamen yok olmaktan kurtaran tek şey zamanın büyük bir kısmını çöl kumuna gömülü olarak geçirmiş olmasıdır. 

Üç büyük piramitte olduğu gibi büyük Sfenksi’n de henüz açıklanmamış gizemleri vardır. Heykeli antik Mısır firavunlarından Kefren’in yaptırdığı iddia edilse de heykel Kefren’in hükümdarlığından çok daha eskidir. Yani heykelin kimin yaptırdığı ve hangi zamanda yapıldığı bilinmiyor. Ayrıca yapılan kazı çalışmalarında Sfenksi’n altında gizli tüneller bulunmuş fakat sürekli devam eden restorasyon çalışmaları yüzünden bu tünellerin ne işe yaradığı ve ne amaçla kullanıldığı bir türlü çözülememiştir.